ESKİ TÜRKİYE...YENİ TÜRKİYE

19.09.2014 11:42

Eski Türkiye çok sıkmış olacak ki ısrarla "Yeni Türkiye"den bahsediliyor. Peki Yeni Türkiye nasıl bir yer olacak? İpuçlarını sizler için derleyip toparladık.

1. Eski Türkiye'de terörün bir tanımı vardı.

 

Hatta öyle kırmızı çizgilerimiz vardı ki bundan dolayı komşularımıza rest çekmişliğimiz, savaşın eşiğine gelmişliğimiz vardı. Yeni Türkiye ise bambaşka, artık terörün tanımını sadece birkaç kişi biliyor ülkenin geri kalan kısmı neyin terör, neyin direniş olduğunu kestirmekte güçlük çekiyor. Mesela kafa kesen, kalp yiyen, Türkiye'nin elçilik çalışanlarını kaçırıp alıkoyan bir grup artık terörist grup değil, olsa olsa uçarı bir grup genç olabiliyor.

2. Eski Türkiye darbelerden çok çekti.

Yaşı genç olanlar bu darbelerin ülkede açtığı yaraları, dağıttığı aileleri, kaybolan, öldürülen, asılan, işkenceden geçirilen gençleri hatırlamaz. Ama artık Yeni Türkiye'de darbenin tanımı, tarifi, biçimi değişti. Önceden silahlı kuvvetlerin tekelinde olan darbe mefhumu, bugün artık herkesin rahatlıkla yapabileceği bir şeye dönüştü. Nasıl mı? Çok basit, sırt çantanızı sırtınıza takıp İstiklal caddesinde veya herhangi bir caddede hükümet aleyhine bir iki slogan atmanız darbeci olmanız için kafi. Hayırlı olsun.

3. Eski Türkiye'de işçiler ölmüyor muydu?

Madenciler, inşaat işçileri, yol işçileri, fabrika işçileri, vs. aklınıza gelebilecek tüm işçiler elbette ölüyordu. Ama Yeni Türkiye'de olduğu gibi bu konuda yıllarca birinciliği kimselere kaptırmıyor değildik. Sorumluların yargılandığı, bazen ceza bile aldığı oluyordu. Şükür ki Yeni Türkiye'de bu aksaklık giderildi. Artık ölerek işvereni zarara uğratan işçilerin yüzünden işverenin canı hiç sıkılmıyor. Onu denetleyen, haşa, ceza kesmeye kalkan müfettişler bir bir ayıklanıyor ve işverenin başarıya giden yolu çiçeklerle donatılıyor. Yılda 10 bin işçinin öldüğü Yeni Türkiye'de bu ölümleri büyütmüyor, büyümeye devam ediyoruz. Biz yaptık oldu!

4. Eski Türkiye'de üniversitelerde bilimle uğraşan, emek veren, insan yetiştiren bilim insanları, hocalar, öğretim görevlileri vardı.

Ama o zamanlarda da ilk 500 üniversite içerisine pek fazla üniversite sokamıyorduk. E baktık olmuyor, artık Yeni Türkiye'de üniversiteler bilimden elini eteğini çekti. Tüm çalışmalarını hükümete yaranmak, onun istediği türden açıklamalar yapmak, raporlar vermek, yeni bulunan türlere başbakanın ve ailesinin bireylerinin isimlerini vermek için yürütüyorlar. Mesela güzide bir profesörümüz şizofreninin aslında cin çarpması olduğunu buluyor, bir başkası otistik çocukların "ateist" olduğunu iddia ediyor. Yeni Türkiye bilimin sınırlarını baştan belirliyor.

5. Eski Türkiye yolsuzluklardan çok çekti.

Halkın parasını yiyen, cebine indiren yeğenleri, amcaları, arkadaşları, prensleri çok gördü. İllallah dedik. Ama Yeni Türkiye öyle değil. Yeni Türkiye yolsuzlukların üzerine korkusuzca gidiyor. Onları kapatmak için elinden ne geliyorsa yapıyor. Önceden, mesela bir İSKİ skandalı resmen halkın gözü önünde gerçekleşmiş, yargılamalar falan hep gazetelerden, TV'lerden verilmişti. Oysa şimdi yolsuzluk dosyaları itinayla gizleniyor, yayın yasakları ile örtülüyor, dava açan savcılar, sorumluları yakalayan polisler özenle hapse atılıyor. Böylece halkın moralinin bozulmasının önüne geçiliyor. Hükümetimiz belki yiyor ama çalışıyor. Yeni Türkiye'nin mottosu budur: Ye, acayip ama beton dökmesini de bil!

6. Eski Türkiye'nin komşuları ile arasının çok iyi olduğunu söylemek mümkün değildi.

Gerek Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da gerekse de batıdaki komşularımız ile hep düşük yoğunluklu bir atışma içindeydik. Teröre verdikleri destek, iç işlerimize karışmaları, vb. sebeplerden dolayı sürekli bir didişme içindeydik. Şükür Yeni Türkiye bu sorunun üstesinden geldi. Stratejik derinlik sahibi idare, Neo Osmanlı tutkunu yönetim, bölgenin lideri olma arzusundaki insanlar sayesinde hiç komşumuz kalmadı. Hepsiyle ayrı ayrı düşman olduk. Anlaşabildiğimiz en ufak bir komşumuz kalmadı. Komşularla sıfır sorun diye çıkılan yolda sıfır komşu ile tertemiz kalakaldık.

7. Eski Türkiye'de belli belirsiz de olsa bir kuvvetler ayrılığından söz edilebilirdi.

Yargı, yürütme ve yasama birbirinden ayrı çalışır, sayıştay denetleme görevini yerine getirir, Anayasa Mahkemesi kanunları inceler, Danıştay çeki düzen verirdi. Artık Yeni Türkiye'nin böyle sıkıntıları yok. Aslında tamamlanmamış bir yönetim biçiminin arifesindeyiz. Yakında tüm bu kuvvetlerin tek elde toplanmasıyla harika bir sistemimiz olacak ama şimdiki sistem de fena değil. Bu sisteme karşı çıkan, direnen, sistemi eleştiren herkesin paralel devlet, darbeci, vs. olduğunu söylemem sanırım gereksiz. Ya sev ya itaat et!

8. Eski Türkiye'nin eğitim sistemini övmek mümkün değil.

Ancak belli başlı dinamikler üzerine oturtulmuş, ağır aksak giden bir sistemden söz etmek mümkündü. Yeni Türkiye'nin eğitim sistemini ise "herkes bir gün imam hatipli olacak!" şeklinde özetlemek mümkün. Öyle ki Ermeni, Rum, Yahudi olmanız hiç fark etmez, İslam son din değil mi? Öğrenmenizde ne sakınca var diyerek tüm azınlıkların da imam hatiplere gönderilmeye çalışılması resmen harika bir uygulama. 4+4+4 sistemi ile genç kızlarımızın erken yaşta yuva kurmalarını da sağlayan bu sistem Yeni Türkiye'nin parlayan yıldızı. Zaten dershanelerin kapatıldığı, okulların tamamen özel okul olma yoluna girdiği, iki katlı binalarda üniversitelerin kurulduğu Yeni Türkiye'nin eğitime verdiği önem inanılmaz!

9. Kadın hakları hiçbir Türkiye'nin ön planda tuttuğu bir kavram olmadı.

Ama hakkını yemeyelim Yeni Türkiye bu konuya en uzak olan Türkiye olarak tarih sayfalarında yerini aldı. " Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum", " kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek", "örtüsüz kadın ya satılıktır ya da kiralıktır", "kadın erkek eşitliği safsatadan ibarettir", "Çok eşlilik yasal olsun", "kadına şiddet abartılıyor", "bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem", "kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın", "kızlarına sahip çıksalarmış", "anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? anası ölsün", "kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor", "tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum", "kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz", vb. eşsiz sözlerle kadın erkek eşitliği, kadına şiddet, kadın cinayetleri gibi konular artık Yeni Türkiye'nin konuları değil. Haa kadın cinayetleri %1400 artmış ama olsun, her yenilik bazı sıkıntıları da beraberinde getirir.

10. Eski Türkiye'de basın özgür değildi, ama bağımlı da değildi.

Eski Türkiye'de basın özgür değildi, ama bağımlı da değildi. Zaman zaman da olsa haberlerin üzerine gidildiği, yolsuzlukların ortaya çıkarıldığı, haksızlıkların cesurca yazıldığı oluyordu. Ama Yeni Türkiye bu karışıklığa son verdi. "Yayın yasağı" mekanizması ustaca uygulanarak halkın haber alma hakkı çok tatlı bir şekilde perdelendi. "Yandaş basın" gibi garip bir mahluk türedi. Hükümetin her yaptığını alkışlayan, onun sözcüsü gibi davranan, en ufak bir eleştiri getirmekten imtina eden, algı yönetiminde kullanılmak üzere yetiştirilen bir basın türü ortaya çıktı. Diğer büyük gazeteler de sadece basın varmış gibi görünsün diye iş yapınca ortaya gerçekleri yazan birkaç küçük gazete ve TV dışında var olmayan bir basın türü çıktı. 14 yaşındaki çocuğa musallat olan adamın gazetesi el üstünde tutuluyor Yeni Türkiye'de gerisini sen hesap et!

11. Kısacası...

Yeni Türkiye'de gösteri yapamazsın, istediğin okula gidemezsin, kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsin, teröriste terörist diyemezsin, yolsuzluk kelimesini ağzına alamazsın, 'hırsız var!' diye bağıramazsın, polisin herkesi öldürme hakkı vardır, hesap soramazsın, hükümete yönelik her eleştiri darbe kapsamına girer, üniversiteler bilimden ziyade yaranma peşinde koşar, özgür basın diye bir şey yoktur, alkol kullanmak cesaret ister, kürtaj yaptıramazsın, kadından çalışamazsın, millet iradesi sadece bir kısım milletin sahip olduğu iradedir, savcılar, polisler hükümet aleyhine işler yapamaz, yargı hükümetin haberi olmadan karar veremez, herkes hükümete biat etmeli, sonra işinin başına geçmelidir, beton en sevdiğimiz şeydir, yeşil alan, park, bahçe gereksizdir, köprü, AVM, yol süper şeylerdir, konut harikadır, TOKİ mükemmeldir, her şeyin en iyisini, en doğrusunu bir kişi bilir, o kişiyi herkes bilir, gösteri ve yürüyüş hakkı diye bir şey yoktur, polis yolda göç eden hayvan sürüsü görse biber gazına boğma hakkına sahiptir... Nitekim 'Yeni Türkiye' pek de yeni değildir, tarihin çöplüğünde yeni Türkiye benzeri birçok eski ülke görmek mümkündür.

Yani, eski Türkiye'de "Kula kulluk edene yazıklar olsun"du, Yeni Türkiye'de "Hatasız kul olmaz"

 

Geri

© 2014 Tüm Hakları Saklıdır.

Ücretsiz web sitesi oluşturun!Webnode